Ana sayfa İnsanlar Ağlama anıtı: Aşık Cemile

Ağlama anıtı: Aşık Cemile

200
0

Sazlı, sazsız, doğaçlama, yazarak ya da birkaç özelliği birden taşıyıp geleneğe bağlı şiir söyleyenlere “âşık”, bu söyleme biçimine “âşıklıkâşıklama”, âşıkları yönlendiren kurallar bütününe “âşıklık geleneği” denir. Aşıklık geleneği yüz yıllardır süre gelen, canlılığından, dinamizminden ödün vermeden hala ilk günkü canlılığını koruyan, ılık esintilerle içimizi okşayan manevi bir kültürdür. Anadolu’da yaygın olan aşıklık geleneğinde, gelenekten kaynaklı olarak genellikle erkekler ön plana çıkmıştır. Ancak, İç Anadolu Bölgesi’nde Alevi ve Bektaşilerin yaygın olarak yaşadıkları yerlerde kadın aşıklara da rastlanır.Bu kadın aşıkların en bilinenleri, Aşık Şahturna, Aşık Sürmelican, Aşık Sinembacı, Aşık Ezgili Kevser gibileridir. Aşık Şahturna’dan el almış biri daha vardır ki o da Develi, Sarız ve Maraş Göksun’da çok bilinen Aşık Cemile; Cemile Çampınar’dır. Aşık Cemile, artık yok olmaya yüz tutmuş bu geleneğin 80 yaşındaki son mirasçılarından. Sıcak sohbeti, titrek, etkileyici sesi sizi alıp başka diyarlara götüren Aşık Cemile, babasından aldığı güzel sesini torunlarına da taşımış. Ama o kendisi gibilerden sonra bu geleneğin kalmayacağına çok üzülüyor. 

Aşıklığınız nereden geliyor?

Bizim adabımız, töremiz budur. Babadan, dededen gördüğümüz budur. Bizim cenazemiz oldu mu, onu töreyle yeriz. Bir cenazeyle götürürüz ki, saçlarımız tel olur, içimiz yanar.

Benim kocam vurulduktan sonra ben ne söyleyeceğimi bilememişim, 7 köy toplanmış. Benim haberim yok, onu nasıl getirmişler hiç bilmiyorum, ben o tabutun üzerinden ki ağlamışım, erkekler hep yıkılmış. Allah’tan gelmiştir bu bana, acı duydum mu söylerim, söylediğimi de unutmam, bir cenaze üstüne söyleneni de başka cenaze üstüne söylemem, ona ne hissediyorsam onu söyletir bana. Şimdi ben burada oturunca bir şey aklıma gelmez, sesimi kaldırdım mı (söylemeye başladığım zaman) o zaman gelir sözler, o da Allah’tandır. Ben sesimi kaldırdım mı aklıma geliyor. Benim oğlum diyor ki, “Ana mesela sen hastasın ama şurada bir ölü olsa kanatlanıp uçarsın. Ben de ona diyorum ki; “İçim yanıyor.” Allah acılar vermesin, bir acı olunca sanki yüreğimizden gider bizim içimizden gelerek söyleriz biz. Ben ağladım mı dünya benim olur. Ağlamak benim için her gün, her gece vardır. Rahmetlik babam gelir kapımı dinler, sabah da anama “Bu gece ağladı mı?” diye sorardı. Ama herkesin üstünden başka söyleriz. Ama kimse kimsenin derdine ağlamaz, ben ağlarım başkalarına ama aslında kendime ağlarım.

Aşık Cemile

Eşinizin ölümü sizi çok etkilemiş. Nasıl bir ölümdü?

Ben Çadıryeri’nin kızıyım, Karapınar’da Çerkez Hüseyin’in geliniyim, benim kaynanam, kayınbabam Çerkez’dir, ben Kürt’üm. Biz Sivas’tan gelmişiz. Ben gönlümün isteğiyle Gül Hasan’a varmışım 16 yaşında. Yörükler sürüleriyle bizim dağa kondular, herkes dağdan çekildi, bizimki biraz saftı, çekilmedi. Bir gün ineğin altına oturdum, inek sağacaktım. Avrat çağırdı dedi ki; “Cemile, Cemile gözün kör olsun, Gül Hasan vurulmuş, ölmüştür.” O gece o dağda kaldı, kayın babam evde yoktu. Ben yetimleri aldım dağa çıktım, orada söylemeye başladım. O zaman arabalar yoktu böyle, o savcıyla doktoru zorla dağa çıkardılar. O savcı doktorlar Gül Hasanım’ı getirdiler, ha yardılar ha yardılar. O savcı, doktorlar dedi ki; “Bunu götürün, bu avratın sesi bize gitmesin.” Kayınbabam da demiştir ki, “Bu geline bir sigara verin, millet de bir rahat etsin.” Öyle dünyayı kaldırmışım. Ben tam bilmiyorum ki cenaze nerdedir, onu getirdiler, tabutunu yaptılar, tabutun içine koydular, mezarlara götürdüler. 9 tane yetim, ben bu köyde duramam. Ben bunu köyün hocasına söyledim. Bir dul avradım, bu köylerin dedikodusu bitmez. Benim kardeşlerim bunu duyarsalar, beni reddederler. Biz Ördekli aşiretinden geliriz, bizim ailemiz şereflidir. Hoca, “Nereye gideceksin?” diye ağladı. Ben de “Benim çocukların akla ermez, biri baban vuruldu der, hepsini içeriye mi tıktırayım.” dedim. Çocuklarımı topladım, arabanın içine koydum, buraya Battalaltı’na geldim. Ben arı, namusuna sahip bir kadınım, allı gelin kaldım, hiçbir gün kimse bana demedi ki; senin gözünün üstünde kaş vardır. Yetirdim, çalıştım, askeriyede çalıştım, çapada çalıştım, böyle 9 evlat yetirmişim. Çocuklarımın derdini göstermesin, çocuklarım beni götürüp babalarının yanına koysun.

Ailenizde aşık var mıydı?

Benim rahmetlik babam, Ali Şahbaz, çok söylerdi. Benim yetenek oradan gelme. Eşim vurulmadan önce de, Babamın üstünden söyledim, bir genç vardı, vurulmuştu onun üstünden söyledim. Çadıryeri’nde babamın üstüne söylerken; “Keşke oğlum olacağına 3 kızım olsaydı, Ali Şahbaz’ın kızı geldi babası için dünyayı yıktı.” dedilerdi.

“Dert yiye yiye bu hallere geldik”

 Çocukluğunuzda mı söylemeye başladınız?

Çocukken bir ölü gelirdi köye. Akrabalarımız, akranlarımızla giderdik, Aşık Zeynep gelirdi, Hürkan gelirdi, onlar söylerdi biz de gider aynılarını söylerdik. Çekirdekten yetiştik yani. Neşeli bir şeylerin yarısını bilirim, yarısını bilemem. Acı şeyleri söylemekten daha çok hoşlanıyorum. Dert yiye yiye bu hallere geldik. Bir ölü olunca mutlaka gidiyorum. Eğer gidemezsem ar duyuyorum, oğluma, gelinime darılıyorum, “O cenaze nasıl bensiz kalktı?” diye düşünüyorum. Ben ağladım mı ferahlaşıyorum. Gece gündüz, dışarıda, evde söylüyorum, ağlıyorum. Söylersem rahatım, söylemezsem rahat olamıyorum.

“Kürt, Türk hepsi birdir”

Kürtlerin sesi genellikle güzel, neden böyle?

Nedenini bilmem ama dediğin doğrudur, Kürtlerin sesi güzeldir, o da Allahtan. Ben de ağıtlarımı daha çok Kürtçe söylerim, böyle daha iyi anlatırım. Ama Kürt, Türk hepsi birdir. Benim kaynanam Çerkez’di. Onun kemiklerine kurban olayım. 16 yaşımda onların kapısına gelin gittim, hiç bir şey bilmiyordum, ne varsa ondan öğrendim.

Kadın aşık çok duyulmadık bir gelenek. Sizden başka kimler vardı?

Önceden bizim köyümüzde kadın aşıklar çoktu. Bir Zeynep vardı ki, Kürtçe söylemezdi. Karakuşlardan Zeynep derlerdi. Onu atlarla köy köy, cenazelerde gezdirmişler. Bir de Hürkan vardı. O da çok gezerdi cenazelerde. Hele bir Şah Turna vardı, bir sesini kaldırdı mı dünya yıkılırdı… Hacı Bektaş’ta kaç kere önüne gidip, birlikte söyledik.

“Bu gelenek biz gidince gidecek”

 Çocuklarınızda var mı ağıt söyleyen?

Benim çocuklarımın hepsinin sesi güzeldir, dünyayı alır. Bu gelenek biz gidince gidecek. Bizim gençliğimizde sesimizi bantlara kaydettiler. Bir akrabamız bir gün, “Sana bir şey dinleteceğim” dedi. Meğer çok eskiden benimle birlikte başka bir avratın sesini kaydetmiş, onu dinlettirdi. Dedi ki; “Yemin ettim, bunu sen ölünce mezarının başında dinleteceğim.” Çok şaşırdım. Her ülkede ağlayan sesim vardır benim. Ama gençler bu ağıtı bilmez. Kızımın kocası öldü ama hiç sesini kaldırmadı, ona dedim ki; “Deryam, sen benim sütümü emdin ama hiç sesimi almadın” Gitgide kalmıyor ama aşıklar. Biz de ihtiyarız, sesimiz de sözümüz de kalmayacak. Bu gelenek, biz gidince gidecek.

(Selma Kara/Röportaj Haber)

 

 

 

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here